Yakınlarımızdaki Güzellik : Kavala

By Nirvana Keşifte - Nisan 24, 2019


Herkese Helloo!
Hafta sonu kaçamağı olarak sadece bir günde tüm Kavala'yı nasıl gezdiğimi sizlere anlatacağım. Ona geçmeden önce bu Kavala da neresi? Nereden çıktı diyenler için Kavala Yunanistan'da küçük bir sahil kasabası. Biraz tarihçesinden bahsediyim;
Kavala, 1387'den 1912'ye kadar Osmanlı Devleti'nin bir parçasıydı. 16. yüzyılın ortasında İbrahim Paşa, Sadrazam ve Kanuni Sultan Süleyman bir su kemeri inşaasıyla Kavala'nın gelişmesine katkıda bulundu. Osmanlı ayrıca Panagia tepesindeki Bizans kalesini de genişletti. Günümüzde bu iki yapı da şehrin önemli simgelerindendir. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1769'da bu şehirde doğmuş.
Önceleri sadece küçük bir balıkçı kasabası olan Kavala 1700'lü yıllarda Dünya'nın en büyük tütün ticaret limanı olmuş, bu kasabanın %80'i o tütün fabrikalarında çalışıyormuş. Bugün gittiğinizde o tütün fabrikalarını görebilirsiniz, bazısı müze olmuş.

Kavala'ya nasıl gidilir? Kavala'da nerede kalınır? diye soruyorsanız, o zaman okumaya devam edin.
Öncelikle Kavala'ya nasıl gidilir derseniz İstanbul'dan her gün kalkan otobüsler ile Kavala'ya 4,5-5 saat civarı ulaşabildiğiniz gibi özel aracınız ile de buraya gelmeniz çok kolay, arabanıza vize aldıktan sonra Yunanistan sınırını geçebilirsiniz. Tabi ki sizin de schengen vizenizin olması gerek, bunu söylememe gerek yok sanırım, neyse ben söyleyeyim de sonra otobüse binip giden olur Nirvana bunu yazmamışsın derler işimi garantiye alıyım dimi ama  :) Her neyse
Ben Kavala'ya tur şirketi ile gittim bir sürü 60 yaş üstü kadın ile çok komik bir tur oldu :)
80 yaş üstü de vardı yürümekte zorluk çekseler de gezmekten vazgeçmiyorlardı, ah dedim tam benim yaşlılığım  böyle olacak herhalde , birde aralarında ki konuşmaları duysanız gitmedikleri ülke kalmamış, Norveç fiyortlarından Küba'ya gitmedikleri gezmedikleri yer yok valla helal olsun dedim o yaşta. :)  
Hep beraber önce Lidl markete uğradık , oradan biraz alışveriş yaptıktan sonra Jumbo markete gittik Paskalya alışverişi yapmak için bir sürü tavşanlar yumurtalar her şey çok ucuz ve güzeldi. Daha sonra otelimize yerleştik, Ocean otel de kaldık tam merkezde konumu çok iyiydi, çok temizdi, bir daha gidersem orada kalırım diyebilirim.
Otele aldıklarımızı bıraktıktan sonra haydi keşfe diyorum ve çıkıyorum otelden, önce biraz karnımı doyurmam lazım , tur rehberimizin tavsiye ettiği souvlaki'yi denedim, ne olduğunu önceden Samos'da gördüğüm için bana çok farklı gelmedi ayrıca bir kaç çeşidi var ben et şiş olarak yedim. Domuz ve Tavuk olarak da söyleyebiliyorsunuz. Yanına da Greek Salatd söyledik. Porsiyonların çok büyük mesela ben bu şişlerin bir tanesini yiyemedim. Arkadaşınız ile gidiyorsanız paylaşabilirsiniz. Fiyatlar : 5 ile 10 euro arası 
Karnımız doyduğuna göre haydi keşfe !
Sahil kısmından yürüyüp eski Kavala denilen, surların oraya çıkmaya gidiyorum.
Bir kilise gördük hemen fotoğraf çekinelim derken buranın aslında Pargalı İbrahim Paşa tarafında yapılan bir cami olduğunu daha sonrasında kiliseye dönüştüğünü isminin de Saint Nicolas Kilisesi olduğunu öğrendim. Bizimkiler hemen kilisenin orada bir market buldular ve girdiler, ben etrafı keşfetmeye gidiyim onlar çıkana kadar derken bir kahve dükkanı gördüm ve bir sıcak çikolata aldım :) İçerek etrafı keşfediyorum, çok güzel binalar var foto çeke çeke marketin oraya geldim bunlar yok!! Markete girdim yoklar, telefonumu da 1 gün için açtırmadım. Otelde wi-fi var diye, biraz bekledim ama zaman da geçiyor, en iyisi kendi başıma gezmek dedim ve yürü yürü çok güzel ara sokaklarda buldum kendimi , gelmeden önce araştırmıştım nereler var diye oraları da görecektim kendim. ilk olarak yukarı doğru kaleye surların oraya çıkmaya karar verdim. 
Saint Nicolas Kilisesi 
Yolda ilerlerken karşıma çıkan güzellikler inanılmazdı.
 Kayıp mı oldum derken tepeye ulaştım, ve bu minnoş kedinin bana yaptığı şovu izledim. en güzel manzarada uyanmış bana poz veriyor. 
Yukarı çıkarken gördüğüm şu harika tabaklarda aklım kalmadı değil ama biraz tuzluydu. 
Bir evin arka bahcesine girip şu fotoğrafı çektim kaçışım inanılmazdı. Sadece Kavala yazıyor ama sanat var orda  surları ilk görüşte fark etmediniz dimi  :) 
Ve surlara ulaştım, surlardan aşağıya inip eski tütün fabrikasını aramaya koyuldum. Ve tatamm buldum.
Yazımın başında fotoğrafını koyduğum yer işte tütün fabrikası , eski tütün tüccarları gösterişe meraklılarmış ve binayı süslü yaptırmışlar. Bahçesindeki heykel eski tütün çalışanlarının anısına, ellerindeki tütün balyalarını görüyor musunuz? 

Birazcık daha ilerleyip belediye binasına geldim harika bir mimari gene beni karşıladı. Macar kalesinin küçültülmüş versiyonu olan bu Belediye Binası , Macar tütün taciri Pierre Herzog için 1890’lı yılların sonunda inşa edilmiş. Yapı bir süre Pierre Herzog evi olarak kullanıldıktan sonra 1937’de belediyenin kullanımına geçmiş.
 Paskalya zamanı gittiğim için tüm pastanelerde paskalya süsleri ve çok güzel paskalya yumurtaları vardı. Pasta işinden çok iyi anladıkları için tabi ki pastalarını yedim inanılmaz hafif ve güzeldi. Giderseniz pastalarını deneyin.
Kavala'ya gelmişken meşhur kavala kurabiyesini almadan olur mu? Çeşit çeşit kavala kurabiyeleri var, klasik olan da ouzolu olan da meyveli olan da :) 

Bir cafenin internetine bağlanıp aradım ve nerede olduklarını sordum, beni bulamayınca otele dönmüşler, bende sizi bekledim bulamayınca kendim gezdim dedim, sonra otele döndüm ve akşam yemeği için hazırladım, akşam yemekte beraberdik. Kabak kızartma favorim oldu. Mutlaka deneyin.
Sabah 7 de uyanmak için sözleştik, ben saatimi kurdum ve 7 de uyandım onları aradıklarımda daha uyuyorlardı, bende kahvaltıya indim, kahvaltı beni Avrupa da ki otellere göre şaşırttı iyi yönde yani çünkü açık büfe ve her şey vardı. Genelde biz Türkiye'de bol çeşide alışkın olduğumuz için Avrupa'da minik minik verdikleri tereyağı reçeller oluyor ama burada her şey vardı. Otelimizi bir kez daha sevdim :)
Kahvaltımı yaptıktan sonra dışarı çıktım pazar günü sabah yürüyüşü yapıyım dedim hemde biraz daha keşfediyim çünkü 9:30 da otobüs hareket edecekti. Yürürken yolda peşime köpek takıldı gitsin diye karşıya geçtim oda benimle geçti, bir kahve dükkana girdim kapıya yattı beni bekledi, gitmiyor, her neyse benimle beraber gezdi sonra bir kilise buldum, bir kale kapısından geçiliyor, hemen gittim, insanlar o kadar şık giyinmişlerdi ki kot pantolonumdan utandım. Neyse ben içeri girdim duamı ettim mumu yaktım çıktım köpek yok kovmuşlar, aşağıya doğru giderken tam karşımdaki merdivenlerden bana doğru iniyordu. Gene buldu beni, önden hızlı hızlı giderken ben bi anda geri dönüp başka yola saptım :) beni bulamadı ama aklımda onda kaldı. 



Sonra sahilden yürüyerek otele vardım, bavulumu hazırlamıştım son düzenlemeleri yaparak otelden ayrılıp otobüsümüze bindik, otobüs İskeçe üzerinden Porto Lagos
a götürdü. Orası da bir göl üzerinde ki köprünün iki ucunda iki kilise bulunuyor.
Orayı anlattığım yazım bu yazımdan sonra gelecek. Bu yazım sadece Kavala'ya ait olsun.

Bol Keşifler.
Nirvana.

  • Share:

You Might Also Like

0 yorum